Avustralya'daki yangının acı bilançosu: 8 milyon hektar orman-366 bin insan

Bilindiği üzere 2019 yılının Eylül ayından beri Avustralya’daki yangınlar bitmek bilmeyen bir şekilde devam ediyor. Rekor düzeydeki sıcak hava ve aylardır süren kuraklık yüzünden çıkan bu yangınlar geçtiğimiz hafta etkisini daha da yoğunlaştırdı. Hepimizi derinden üzen bu yangınların bilançosu ise çok ciddi boyutlarda.Sürdürülebilirlik Uzmanı/ Çevre Mühendisi Serkan Soyuer, iklim değişikliği sorunsalının başrolünü üstlendiği bu yangın krizinin güncel sonuçlarını bizimle paylaşıyor.

Avustralya'daki yangının acı bilançosu: 8 milyon hektar orman-366 bin insan

• Kimi zaman 70 metreyi aşan yangınlar sonucu en az 25 kişi hayatını kaybetti ve çok sayıda kasaba boşaltılmak zorunda kaldı.

• Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Avustralya’nın, yaptığı son açıklamada yaklaşık 1,25 milyar hayvanın hayatını kaybettiğini tahmin ettiklerini belirtti.

• Yaklaşık 2 bin ev küle dönerken çok sayıda kasaba elektrik ve internet bağlantısı olmadan yaşamak zorunda.

• Avustralya Sigorta Kurumu’nun tahminine göre zararın 700 milyon Avustralya dolarını aştığı ve bu miktarın çok daha fazla artmasının beklendiği yönünde.

• Victoria eyaletinde 67 bin kişi tahliye edilmiş durumda.

• Victoria ve New South Wales eyaletlerinden yayılan dumanlar Yeni Zelanda’ya kadar ulaşarak ülkenin hava kalitesinin etkilenmesine neden oldu. 8 milyon hektar ormanlık alan yok oldu.

1 hektarlık bir ormanın yıllık olarak oksijen (O2) üretme kapasitesi ortalama 30 ton olarak hesaplanmaktadır. Sağlıklı bir insanın normal şartlarda günlük oksijen (O2) ihtiyacı ise ortalama 1,8 ton olarak öngörülmektedir. Bu rakamlar ışığında ise 8 milyon hektar ormanlık bir alanın yıllık sağlayacağı oksijen miktarı ise 240 milyon ton, bir insanın ise yıllık oksijen ihtiyacı 657 ton olarak karşımıza çıkmaktadır.

Peki bu ne anlama geliyor?

Avustralya yangınlarında, bu yazıyı yazdığım andaki güncel rakam olan 8 milyon hektar ormanlık alanın yok olmasından dolayı yıllık 240 milyon ton oksijen kaynağının yok olması ile yaklaşık olarak 366 bin insanın bir yılda ihtiyacı olan oksijen miktarının yok olduğunu basit bir hesaplama ile görebiliyoruz.

İklim krizi romantik bir olgu değildir

Gerçeğin tam kendisidir! İklim krizine yönelik çözüm odaklı yaklaşımların gerçekleşmemesi, toplumsal bir bilinç bütünlüğünün sağlanamaması ve sorumsuz bir tüketim çılgınlığının gün geçtikçe artış göstermesi bugün bizlere Avustralya yangını gibi ağır sonuçlar doğuran somut örnekleri karşımıza çıkarıyor.

Bugün aylardır devam eden kuraklık ve rekor seviyedeki sıcak hava etkisiyle önlemi alınamayan yangınların yanında, Dünya Bankası’nın iklim değişikliğinden kaynaklı oluşması muhtemel risk olarak belirttiği 2050 yılına kadar kıyı kentlerinde sellerin meydana gelmesi nedeniyle küresel ekonomide yaklaşık 1 trilyon dolarlık bir zarar oluşması da iklim krizinin başka bir yüzü olarak karşımıza çıkıyor.

Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Bölümü’nün (UN DESA) 2019 yılında yayınlamış olduğu Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) Genel İlerleme Raporu’na göre; küresel ısınmadan kaynaklı, Dünya’nın dört bir yanında bir milyon tür şu anda yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.

Karasal ortamın yüzde 75’i ve deniz ortamlarının yüzde 66’sı ise insan faaliyetleri tarafından ciddi bir şekilde değişime uğramış durumda.

Sorumsuz bir tüketim kendi yaşam kalitenizi ve dünyadaki tüm canlıların yaşam kalitesini olumsuz etkiliyor!

Günümüzde bilinçsiz tüketim alışkanlığı ile yılda 990 milyar dolarlık gıda atığı oluşuyor. İklim değişikliğinin en büyük nedenlerinden biri olan tarım ve hayvancılık sektörü insanlığın tüketmeden direk atık oluşumuna sebebiyet verdiği fazla gıda talebine yetişmek için asıl ihtiyaçtan fazlasını üretmek zorunda kalıyor.

İhtiyaç dışı tüketimden kaynaklı üretim yoğunluğu ise yüksek oranlarda doğal kaynak tüketimine neden olurken aynı zamanda da yüksek oranlarda sera gazı emisyonlarının oluşmasına neden oluyor. 80-120 milyar dolar değerindeki plastik ambalaj malzemesinin her yıl yüzde 95’i kaybediliyor.

Kısacası sorumsuz bir tüketim alışkanlığı ile neden olduğumuz iklim değişikliği krizi yüzünden bugün milyonlarca canlı hayatını kaybediyor.

Ekonomik anlamda ise büyük kayıplar görmezden geliniyor. Ekonominin dişli çarklarını oluşturan en önemli etkenlerden biri olan tüketici davranışı, bugün bilinçsizlik ile bir mücadele içerisinde bir çok canlının hayatına, yaşam kalitesine ve kazanılabilecek olan ekonomik değerlerin oluşumuna engel olması ile kendisine ket vurur nitelikte. 

aslı

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER