34 derecenin üzerinde her 1 derecelik artış hayvanların bünyesindeki dengeyi bozacak!

İhracat ürünlerine destekte önde gelen Akdeniz, İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu bölgelerinin küresel iklim değişikliğiyle büyük risk altında olduğu belirlendi.

34 derecenin üzerinde her 1 derecelik artış hayvanların bünyesindeki dengeyi bozacak!

Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Dr. Metin Türker, iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgeler arasında Türkiye'nin gıda, sanayi hammadde ve ihracat yükünün en önemli kısmını çeken ve büyük oranda verimli ovaların da yer aldığı başta Akdeniz olmaz üzere İç Anadolu, Ege ve Güneydoğu bölgelerinin bulunduğunu belirtti.

Mecliste çalışmalarını sürdüren İklim Değişikliği Komisyonuna sunum yapan Türker, küresel iklim değişikliğinin tarım üzerine çok ciddi etkileri bulunduğunu özellikle yağış rejimindeki değişmelerin sel ve taşkınlara neden olurken don, hortum gibi olayların sıklaştığını ve şiddetinin arttığını belirtti.

Et ve süt verimi düşecek

Türker, biyoçeşitlilikteki azalma ve hastalıklardaki artışı birçok bölgede iklim değişikliğinin etkisi olarak görmeye başladıklarını belirtti. Bu olayların ekolojik yaşam alanlarını ve gıda güvenliğini olumsuz etkilediğini kaydeden Türker, sadece bitkisel üretimde değil, aynı zamanda hayvancılık ve hayvansal üretimde de önümüzdeki yıllarda bazı risklerle karşı karşıya olunduğunu söyledi. Türker, “Yapılan çalışmalara göre; 34 derecenin üzerinde her 1 derecelik artış, hayvanların bünyesindeki dengeyi bozacak ve kuru madde alımını azaltacak, aynı zamanda da süt ve et veriminde de kayıplara yol açacak” dedi.

Ana ürünlerde verimlilik

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Gediz ve Büyük Menderes havzasında yapmış olduğu bir çalışmaya da sunumunda yer veren Türker, 2030 yılında yüzey sularında yüzde 20 azalma, bitkilerin su ihtiyacında yüzde 10 artış, 2100 yılında yer üstü sularında yüzde 50 azalma bitkinin su ihtiyacında ise yüzde 30 artış olacağı bilgisini verdi. Türker, ”Biz suyu bundan sonraki süreçte kredi gibi yönetmek mecburiyetindeyiz” dedi. Türker, yapılan verim çalışmalarına göre; 2050 yılında, Türkiye’nin 7 coğrafi bölgesinde buğdayda yüzde 7,58 mısırda yüzde 10, ayçiçeğinde yüzde 6,35, pamukta yüzde 2,19 oranında verimin azalacağını söyledi.

Toprak altı sulama sistemi

Tarımsal sulamada tasarruf sağlanması, suyun etkin ve verimli kullanılması konusunda yapılan çalışmalar hakkında da bilgi veren Türker, son dönemde toprak altı damlama sulamanın yaygınlaştığını belirterek, “Özellikle toprak altı damlama sulama sistemlerini bakanlık olarak yüzde 50 hibe programıyla 2018’den itibaren desteklemeye başladık. Bunun da enerji tasarrufundan yabancı ot kontrolüne birçok faydası var. Amacımız, suyu bol kullanmak değil, sadece bitkinin istediği bölgede, kılcal köklerin bulunduğu bölgede ve istediği zamanda, istediği miktarda teminini sağlamak” dedi.

Arazi toplulaştırma, 1 hektarda 50 litre mazot tasarrufu sağlıyor

Metin Türker, arazi toplulaştırılmasının hem üretim, hem de karbon emisyonu açısından önemli olduğunu ve hektarda 50 litre mazot tasarrufu sağladığını belirterek şunları söylüyor: “Arazi toplulaştırılmasıyla beraber kapalı sistem şebeke inşa edildiğinde, bu şebekeyi de tarla içine Bakanlığımızın yüzde 50 desteğiyle entegre ettiğimizde suda yüzde 55-60 oranında su tasarrufu olur ki biz, bundan sonraki süreçte bunu daha fazla konuşuyor olacağız.

Basit bir örnek: Salma sulamada hektara 10 bin metreküp suyumuz, eğer yağmurlama kullanacaksak 6 bin metreküpe, damla sulama kullandığımız zaman 4 bin 500 metreküpe düşüyor. Türkiye’deki bu sistemlere baktığımız zaman, bugün itibarıyla sulamaya açılan toplam alanlarımızın yüzde 62’si hala salma sulama yani vahşi sulama dediğimiz sulama, bu konu bizim önümüzdeki dönemde daha fazla odaklanacağımız alan…”

Evrim Hüsem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER