Nükleerden vazgeçen Almanya'nın maliyeti 12 milyar dolar!

Almanya'da nükleer enerjiden vazgeçerek fosil yakıta geçişin ülke ekonomisine maliyetinin yıllık yaklaşık 12 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor.

Nükleerden vazgeçen Almanya'nın maliyeti 12 milyar dolar!

ABD merkezli Ulusal Ekonomik Araştırmalar Bürosunca (NBER) yayımlanan "Almanya'nın Nükleerden Vazgeçişinin İç ve Dış Maliyetleri" raporuna göre, 2011'de Fukuşima Nükleer Güç Santrali'nde yaşanan kazadan sonra Almanya'nın nükleer enerji santrallerini kapatma kararı, ülkede ekonomik ve çevresel sorunlara yol açıyor.

Üç araştırmacı tarafından hazırlanan ve Almanya'da nükleer enerji santrallerini kapatma kararının etkilerinin incelendiği rapora göre, ülkede elektrik üretiminde nükleer enerjinin yerini büyük oranda kömür alıyor.

Elektrik üretiminde nükleer enerjiden fosil yakıt kullanımına geçiş, karbon salımını artırarak sera gazı emisyonlarında önemli yükselişlere neden oluyor. Bu durum özellikle santrallerin kurulu bulunduğu bölgelerde ciddi sağlık problemlerinin kaynağı olan hava kirliliğinin artmasına yol açıyor.

Rapora göre, elektrik üretiminde nükleer enerji yerine fosil yakıt kullanımının ortaya çıkardığı hava kirliliği, Almanya'da her yıl 1100 kişinin daha ölümüne neden oluyor. Hava kirliliği nedeniyle yaşanan ölümlerin yüzde 80'i kömür santrallerinden kaynaklanıyor.

Nükleerden vazgeçişin maliyeti yıllık yaklaşık 12 milyar dolar

Üretici ve tüketiciler için kademeli olarak nükleer enerjiden vazgeçişin ülke ekonomisine maliyetinin yıllık yaklaşık 12 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu maliyetin yüzde 70'inden fazlası fosil yakıt kullanımıyla oluşan hava kirliliğine bağlı çevresel ve sosyal sorunlar için kullanılıyor. Ayrıca nükleer enerji kullanımının kademeli olarak azaltılması, tüketicilerin elektrik faturalarında da önemli artışlara neden oluyor.

Buna göre, elektrik üretiminde nükleer enerjiyi fosil yakıt ve ithalat gibi daha yüksek maliyetli kaynaklarla ikame etmek, ülkedeki ortalama işletme maliyetlerini yılda 1,6 milyar dolar artırıyor. Elektrik üretimi için fosil yakıt kullanımından kaynaklanan emisyon salımının çevreye zararının yıllık maliyeti ise 1,8 milyar dolar daha fazla olduğu hesaplanıyor.

Nükleer enerjiden vazgeçişin en büyük etkisinin hava kirliliği olduğu ifade edilen rapora göre, emisyonlardan kaynaklı yaşanan ölüm vakalarının yıllık 8,7 milyar dolar, hastalık maliyetlerinin ise yıllık 0,2 milyar dolar daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Nükleer kaza riski ve atık imha maliyetlerine ilişkin en yüksek tahminler bile bu tutarın çok daha altında kalıyor.

Nükleer enerji, elektrik üretimindeki ticari maliyetin azaltılmasından ziyade sosyal maliyeti düşürmek için en temiz enerji kaynaklarından biri olarak öne çıkıyor. Sera gazı salımı ve buna bağlı hava kirliliği de asıl tartışılması gerekilen konuların başında geliyor.

Rapora göre, Almanya'da nükleer santrallerin kapatılması kararı iklim değişikliğiyle mücadeleye de zarar veriyor. Almanya'nın kömüre dayalı termik santrallerini 2040'lı yıllara kadar kullanmaya devam edecek olması, küresel ısınmayla mücadeleyi olumsuz etkiliyor.

Japonya'da 11 Mart 2011'de meydana gelen 9 büyüklüğündeki deprem ve sonrasında oluşan tsunami, Fukuşima Nükleer Güç Santrali'nde radyoaktif sızıntıya neden olmuştu.

Bu olay sonrasında nükleer enerji santrallerine sahip ülkelerde santrallerin güvenliği konusunda tartışmalar gündeme gelmişti. Tartışmaların yaşandığı ülkelerden Almanya, 2022'nin sonuna kadar ülkedeki 17 nükleer güç santralini kademeli olarak kapatma kararı almıştı. Elektrik üretiminde yaklaşık yüzde 25'lik paya sahip nükleer enerjiden oluşacak boşluğun güneş ve rüzgar gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılacak yatırımlarla telafi edileceği açıklanmıştı.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı verilerine göre, dünya genelinde toplam 395 bin 604 megavat kurulu güce sahip 447 nükleer enerji santrali faaliyette bulunuyor. Bu santraller küresel enerji üretiminin yaklaşık yüzde 10'unu karşılıyor. Toplam 54 bin 695 megavat kapasiteye sahip 52 nükleer enerji santralinin inşası ise devam ediyor.

Ancak Dünya Nükleer Derneğinin uyum programına göre, iklim değişikliğiyle mücadelede küresel çözümün bir parçası olarak nükleer enerjinin, sürdürülebilir enerjiye olan talebi karşılayabilmesi için 2050'ye kadar elektrik üretimindeki payının yüzde 25 olması gerekiyor. Bu da nükleer enerji kapasitesinin dünya genelinde üç katına çıkarılması anlamına geliyor.

Güncelleme Tarihi: 31 Ocak 2020, 12:41

Evrim Hüsem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER