Türkiye’de görülen yeni sivrisinek türleri neler, bu türlere karşı hangi önlemler alınabilir?

“Bir izleme sistemi oluşturulmalı ve sivrisineklerin hangi bölgelerde görüldüğü haritalanmalı”

Türkiye’de görülen yeni sivrisinek türleri neler, bu türlere karşı hangi önlemler alınabilir?

Bir süredir – özellikle Karadeniz ve Marmara bölgelerinde – siyah beyaz çizgileriyle dikkat çeken sivrisineklere rastlanıyor. Bunlar, Latince isimleri Aedes albopictus (asya kaplan sivrisineği) ve Aedes aegypti (sarı humma sivrisineği) olan Güneydoğu Asya kökenli sivrisinekler. Günümüzde dünyanın birçok bölgesinde görülen bu türler, Türkiye’de de artık yerleşik hale gelmiş durumda.  Hacettepe Üniversitesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Alten, sivrisinek popülasyonlarının tamamen yok edilmesinin mümkün olmadığını, asya kaplan ve sarı humma sivrisineklerinin Türkiye’de artık yerleşik tür oldukları bilinciyle hareket edilmesi gerektiğini ve popülasyonların kontrol altında tutulması için bilimsel yöntemler kullanan sistemlerin kurulmasının ve buradan edinilen veriyle stratejiler belirlenmesinin önemini vurguladı. 

Sarkaç'tan Defne Üçer Şeylan ve Müsemma Sabancıoğlu’na konuşan Alten, "Öncelikle bir izleme sistemi oluşturulmalı ve sivrisineklerin hangi bölgelerde görüldüğü haritalanmalı. Sonra bu bölgelerde popülasyonun değişimi izlenmeli. Bu tür izleme sistemleri vatandaşların bildirimiyle çalışabildiği gibi ışık tuzakları yardımıyla da yapılabiliyor.  Ergin sivrisineklerle mücadele çok etkili olmadığı gibi anlamlı da değil; larvalarla mücadele çok daha etkili. İlaç olarak çevreye zarar vermeyecek ve larvaları yok edecek olanlar tercih edilmeli. Yalnız hedeflenen türlerin larvalarını enfekte edecek bakterileri içeren ilaçlar mevcut, bunlara biyolojik larvasit deniyor. Bu ilaçlar uygun aralıklarda ve dozlarda uygulanmalı, yoksa sivrisinek türleri de aynı antibiyotiklere direnç geliştiren bakteriler gibi bu ilaçlara direnç geliştirebilir." dedi.

Alten şu ifadeleri kullandı. 

"Doğa duyarlı, bakteri kökenli ilaçlar; tıkanmış derelerin açılması, su akışlarının sağlanması gibi mekanik mücadelenin yanı sıra kültürel mücadele de önemli.

 Yani mücadeleye toplumun katılımı şart.  Aedesler şehirlerde yaşamlarını sürdürmeye uyum sağlamış türler olduğundan küçük su birikintilerinde bile çoğalıp gelişebiliyorlar. Kendi evimizde, bahçemizde, balkonumuzda bulunan üreme ve yaşam alanlarını tespit edip buralarda basit önlemler almak popülasyon kontrolünde son derece etkili.

Saksı altlarındaki kaplar, süs havuzları, mezar başlarına koyduğumuz su hazneleri, hayvanlar için bıraktığımız sular bu sivrisineklerin en kolay üredikleri yerler. Yapmamız gereken tek şey, bu suları haftada bir değiştirmek. Gerekli olmayan su haznelerini yok etmek. Kendimizi korumak için cilt için zararlı olmayan sinek kovucular kullanılabilir."

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER