İklim ve toplumsal krizler 2022’nin en önemli riskleri

WEF tarafından 17'ncisi yayımlanan Küresel Riskler Raporu 2022'de iklim krizi ve toplumsal krizler 2022'nin en önemli kısa vadeli riskleri olarak görülüyor. Geçim sıkıntıları, toplumsal bölünmeler, pandemi ve akıl sağlığı sorunları başlıca riskler olarak öne çıkıyor. İklimle mücadelede başarısızlık ise hem kısa hem uzun vadede hala en önemli tehdit olmaya devam ediyor.

İklim ve toplumsal krizler 2022’nin en önemli riskleri

Pandeminin 3. yılına girdiğimiz günlerde 17.’ncisi yayımlanan Dünya Ekonomik Forumu (WEF) Küresel Riskler Raporu 2022, iklim krizi ve geçim sıkıntısı, toplumsal bölünmeler, bulaşıcı hastalıklar ve akıl sağlığı sorunları gibi risklerin en kısa vadeli küresel riskler olarak göründüğünü ortaya koyuyor. Aşırı hava olayları raporun kısa vadeli risklerinin başında gelirken, ikinci sırada geçim sıkıntılarına bağlı krizler geliyor. İklim değişikliğiyle mücadelede başarısızlık, sosyal bölünme, bulaşıcı hastalıklar, akıl sağlığı sorunları, siber riskler, borç krizleri, dijital adaletsizlik ve varlık balonu da gelecek 2 yıl için öngörülen kısa vadeli küresel riskler arasında.

Rapor tüm liderleri üç aylık raporlama döngüsünün dışında düşünmeye, riskleri yöneten ve gelecek yıllar için gündemi şekillendiren politikalar oluşturmaya teşvik ediyor. 2 yıl içinde olası görülen risklerin dışında 2-5 yıl için öne çıkan orta vadeli küresel riskler ve 5-10 yıl için öne çıkan uzun vadeli küresel risklere bakıldığında aşırı hava olayları ve iklim kriziyle mücadelede başarısızlık gibi çevresel risklerin başı çektiği görülüyor. Özellikle 5-10 yıl için öngörülen küresel riskler tablosunda 10 riskin ilk 5’i iklimle ilgili. Biyoçeşitlilik kaybı, doğalgaz krizi ve insanın çevreye vereceği zararlar da bu riskler arasında.

Ancak özellikle kısa ve orta vadede özellikle de pandemi kaynaklı ekonomik sorunlar, dünya genelinde geçim sıkıntısı yaşayan nüfusun artıyor olması, bunun toplumsal bölünmelere yol açması başlıca riskler olarak görülüyor. Borç krizi ve varlık balonunun patlaması da raporun en önemli kısa vadeli riskleri arasında. Gelecek 10 yıllık süreçte sonuçları en ağır olması beklenen riskler ise şöyle sıralanıyor: İklimle mücadelede başarısızlık, aşırı hava olayları, biyoçeşitlilik kaybı, toplumsal bölünme, geçim krizleri, bulaşıcı hastalıklar, insanın çevreye verdiği zararlar, doğal kaynak krizleri, borç krizi ve jeoekonomik ihtilafl ar.

6 kişiden yalnızca 1’i iyimser

Dünya Ekonomik Forumu tarafından, Marsh & McLennan Şirketleri, SK Group ve Zurich Sigorta Grubu ile Oxford Martin Okulu’nun (Oxford Üniversitesi), Singapur Ulusal Üniversitesi’nin stratejik ortakları ve Wharton Risk Yönetimi ve Karar Süreçleri Merkezi'nin (Pennsylvania Üniversitesi) akademik danışmanlarıyla hazırlanan rapora göre uzmanlarla yapılan küresel ankette her 6 kişiden yalnızca 1’i iyimser ve hatta her 10 kişiden yalnızca 1’i küresel toparlanma sürecinin hızlanacağına inanıyor. Ayrıca çoğu uzman, küresel ekonomik iyileşmenin önümüzdeki üç yıl içinde değişken ve dengesiz olacağına inandıklarını belirtiyor.

“Sağlık sorunları ve ekonomik istikrarsızlık bölünmeleri artırıyor”

Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Saadia Zahidi ön görülerini şu şekilde aktarıyor: “Sağlık sorunları ve ekonomik istikrarsızlıklar toplumsal bölünmeleri artırıyor. Bu durum ise, toplumlar arasında ve uluslararası topluluklar arasında iş birliğinin daha eşit ve hızlı bir küresel iyileşme sağlaması için temel olacağı bir zamanda gerilim yaratıyor. Küresel liderler bir araya gelmeli ve amansız küresel zorluklarla mücadele etmek ve bir sonraki krizden önce direnç oluşturabilmek için koordineli ve çok paydaşlı bir yaklaşım benimsemeli.”

Şirketler uzay ve siber riskleri anlamaya başlamalı”

Marsh, Kıta Avrupası Risk Yönetimi Lideri Carolina Klint ise rapora ilişkin şu değerlendirmeyi yapıyor: “Şirketler pandeminin etkilerinden kurtulurken, organizasyonel dayanıklılık ve ESG (Çevre/ Sosyal/Yönetişim) referanslarına odaklanıyor. Siber tehditler, kalıcı olarak ortadan kaldırma yeteneğimizden çok daha hızlı büyürken, güvenilir ve karmaşık siber risk yönetimi planları olmadan ne dayanıklılık ne de yönetişim mümkün görünmüyor. Benzer şekilde jeopolitik hırslar ve gerilimlerdeki artış göz önüne alındığında, şirketlerin uzay risklerini, özellikle de giderek daha fazla bağımlı hale geldiğimiz uydulara yönelik riskleri anlamaya başlamaları gerekiyor.”

“İklim krizi en büyük tehdit olmaya devam ediyor”

Zurich Sigorta Grubu Riskten Sorumlu Başkanı Peter Giger ise şunları söyledi: “İklim krizi, insanlığın karşı karşıya olduğu uzun vadeli en büyük tehdit olmaya devam ediyor. İklim değişikliği konusunda harekete geçilmemesi, küresel GSYH’yi altıda bir oranında küçültebilir ve Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nda alınan taahhütler, 1,5 C hedefine ulaşmak için hala yeterli değil. Hükümetlerin ve şirketlerin karşılaştıkları risklere göre hareket etmeleri, ekonomileri ve insanları koruyan yenilikçi, kararlı ve kapsayıcı bir geçişi teşvik etmeleri için çok geç değil.”

Admin

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER