100 milyon nüfusla su fakiri olabiliriz

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi, ‘Su Sıkıntısının Giderilmesi ve Kuraklıkla Mücadele’ Raporunu hazırladı. Kısa, orta ve uzun vadeli önerilerin yer aldığı raporu İMO Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak açıkladı.

100 milyon nüfusla su fakiri olabiliriz

Türkiye’de kişi başına düşen temiz su miktarının yaklaşık bin 520 metreküp olduğundan su azlığı çeken ülkeler arasında yer aldığını belirten İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Bursa Şubesi Başkanı Mehmet Albayrak, “2030 yılı planlamasında ise TÜİK istatistiklerine göre ülkemiz nüfusunun 100 milyon olacağı tahmin edilmektedir. Bu durumda ülkemizin kişi başına düşen temiz su miktarı açısından 1000 metreküpten az olan su fakiri ülkeler arasında olma riskini taşıdığını unutmamalıyız” dedi.

Yıllar itibariyle yaşanan gelişmelere de dikkat çeken Albayrak, 2010 yılı verilerinde Doğancı Barajı’nın doluluk oranının yüzde 74, Nilüfer Barajı’nın yüzde 81 olarak ölçüldüğünü hatırlatarak, 31 Aralık 2020 tarihi itibari ile bu verilerin Doğancı Barajı’nda yüzde 29 ve Nilüfer Barajı’nda ise yüzde 5 olduğunu kaydetti. Bu tablonun son 90 yılın en kurak sezonunun yaşandığı gösterdiğini ifade eden Albayrak, 2020 yılı neticesinde Bursa’da içme suyu barajlarında son 12 yılın en düşük doluluk oranında olması yaşanan kuraklığın en büyük göstergesi olduğunu söyledi. Yapılması gerekenlerle ilgili kısa, orta ve uzun vadeli önerilerinin bulunduğunu belirten Albayrak, hazırladıkları raporu maddeler halinde şöyle aktardı:

KISA VADELİ ÖNERİLER:

“1- Çekirge Caddesi Kuzeyi (Kükürtlü) İmar planı notlarında ‘Binaların ortak kullanım alanları ve bahçe sulaması için yağmur suyu depolama sistemleri, ortak enerji ihtiyacını karşılamak için çatı güneş paneli ve konut içi gri su sistemlerinden en az ikisinin sağlanması zorunludur’ şeklinde yürürlüğe konulan plan notunun; 3 koşulun tamamı geçerli olacak şekilde ilimizdeki bütün imar planlarına ‘Plan Notu’ olarak işlenmesi sağlanmalıdır.

SAYAÇ TAKILMALI

2- İlimizdeki 18’i resmi 5’i resmileşmemiş 23 adet organize sanayi bölgesi mevcuttur. İlimizdeki su kaynaklarının içme suyu (yüzde 15) dışında tarımla birlikte en az yüzde 40-45 oranındaki miktarını bu organize sanayi bölgelerinin kullandığı tahmin edilmektedir. Bu sebeple organize sanayi bölgelerinde yapılacak tasarruf çok önemlidir. Buralarda açılan kuyulara ücret alınmasa dahi sayaç takmak atılması gereken önemli bir adımdır.

3- Suyun yaklaşık yüzde 40 kadar miktarı da tarımda kullanılıyor. Tarımda artık ‘Salma Sulama Sistemi’nden ‘Damla Sulama Sistemi’ne geçilmesi gerekmektedir. Konunun uzmanlarının önerileri doğrultusunda doğru sulama yöntemlerine geçiş bu alanda da tasarruf sağlayacaktır. Ayrıca DSİ Bölge Müdürlüğümüzce sulama suyu göletlerinde vanaların başına sayaç takılarak ücretlendirilmesi tasarruf adına doğru bir adımdır.

BARAJLARDAKİ BUHARLAŞMA

4- Su kaybına sebep olan oluşumlardan birisi de barajlarımızdaki buharlaşmadır. İçme suyunda önemli ölçüde tasarruf sağlayabileceğine inandığımız bu konuda da gerekli yatırımların yapılması gerekiyor. Gölge topları kullanılarak buharlaşma ile mücadele eden ülkelerin olduğunu biliyoruz.

HALKI BİLİNÇLENDİRECEK ÇALIŞMALAR VE SU KULLANIMI

5- Kent bütününde su tasarrufu ve kuraklıkla mücadele için öncelikle halkı bilinçlendirmek büyük önem taşıyor. Bu çerçevede:

a) Büyükşehir Belediyesi öncülüğünde ilgili kamu kurumlarımız ve tüm ilçe belediyelerimizin dahil olacağı büyük bir kampanya hazırlamalı ve işletilmelidir.

b) Her yaş grubuna ayrı kuraklık, susuzluk konulu resim veya proje yarışmaları yapılabilir.

c) Doğa dostu bina ödülü verilebilir. Bu binalarda çevre vergisi vs. düşürülüp, teşvik edilebilir.

d) Su ve elektrik tasarrufu, çevre temizliği ile geri dönüşüm konularında dikkat çekici afişler hazırlanarak asılabilir ve bu konulardaki duyarlılık artırılabilir.

e) Çocukları bilinçlendirmek adına Milli Eğitim Müdürlüğümüz işbirliği ile ‘Su elçileri’ çizgi film kahramanı (TRT) kullanılarak anaokulu ve İlköğretim seviyesinde Bursa’nın su elçileri seçilebilir.

6. BUSKİ faturaları ile hane kişi sayısı ya da mahalle bazlı kişi başı su kullanım oranları istatistikleri çıkartılmalı, acil eylem planları ve müdahaleler bu oranlar ışığında yapılmalıdır.

7- Özellikle tanker gibi tazyikli su ile sulama yapılan işlemler tamamen durdurulmalıdır. Suya daha az ihtiyaç duyulan yeşil örtü ya da bazı noktalarda (Örneğin bursaray ayrım perdesi boyunca) yapay yeşilliklerden faydalanılmalıdır.

8- Belediyelerimiz otomatik sulama sistemlerini gözden geçirmeli, zaman sayacı yerine kurulacak otomasyon ile toprağın nem durumuna göre belli oranda sulama yapacak sistemler tercih edilmelidir.

ORTA VADELİ ÖNERİLER

EN ÖNEMLİ SU HAVZASI ULUDAĞ SOS VERİYOR

1- İlimizin en önemli su havzası Uludağ ve etekleridir. İçme suyu barajlarımız Uludağ’a yağan karların erimesi suretiyle doluyor ve besleniyor. Bu yanıyla bakıldığında yaşamsal öneme sahiptir. Tek kelimeyle korunmalıdır. Uludağımız öyle günü birlik mangal keyfinin yaşandığı, arada bir kayak için gidilen bir yer, serinlemek için yazın serinliğinden faydalanılan bir dağ olmanın çok ötesidir. Kentimizin hatta ülkemizin en değerli varlıklarındandır. Uludağımız;

a) Kendisi için hayati önemde olan küçük kaynak sularının dahi toplandığı ve şişelendiği,

b) Doğal yaşam döngüsünün zayıflatıldığı,

c) Bitki örtüsünün (florasının) bozulmaya başladığı,

c) Endemik bitki örtüsü çeşitliliğinin azalmaya başladığı,

d) Oteller Bölgesi’nin dağın tepesinde yapılaşması sebebiyle mevcut derelerinin kirletildiği,

e) Son yıllarda kaçak yapılaşmanın baskısında kalan ve tahrip olmaya başlayan bu haliyle gerçekten SOS vermektedir.

Uludağ’ın çeşitli yönlerinde maden aranacağı ile ilgili duyumlar alıyoruz. Bu çok büyük bir hata olacaktır. Suyun ve yaşanabilir çevrenin dünyada en değerli madenlerden bile daha değerli olduğunu artık kavramamız gerekiyor.

SU DEPOLANMASI VE KULLANIMI

2- Kullanılan sularımızın (atık su) yönetiminin tam aktif olarak hayata geçirildiğinden emin olmamız gerekiyor. Arıtma tesisleri pahalı yatırımlardır. Ancak gelecekte daha büyük sorunlar yaşamamak için geri dönüşümlü su arıtma sistemlerine gerekli yatırımlar yapılmalıdır.

3- Kentimizde yağmur hasadı sistemi tam olarak hayata geçirilmeli, park ve bahçelerimizde su ihtiyacı yüksek bitkiler kullanılmamalı, buralarda gri suyun kullanımı yaygınlaştırılmalı, klorlu su ile bahçe sulanmasının önüne geçilmelidir.

4- Doğru tarım alanına doğru ürün ekilmesi gerekiyor. Su olmayan araziye çok su isteyen tropikal bitki ekilmemeli, katma değeri düşük ama çok su isteyen ürünleri ya yurt dışında üretmeliyiz ya da ithal etmeliyiz.

5- İklim değişikliklerinden dolayı yağmur rejimi değişiklikleri yaşıyoruz. Haftalarca yağmayan yağmurlar bir anda çok şiddetli yağar oldu. Şiddetli yağan yağmur suları da çevreyi tahrip ederek, çok şiddetli bir şekilde akıp gidiyor ve denizlere ulaşıyor, su kaybı yaşıyoruz. Bu nedenle yağan yağmur sularını yer altı suyunu beslemek için yavaşlatmalı ve yaygınlaştırmalıyız. Geçmiş tarihimizi incelediğimizde Su sarnıçları yapılarak, buna çok güzel önlemler alındığını gözlemlemekteyiz. Kentimizde de uygun olan yerlerde su sarnıçları yaparak, yağmur suyu hasadını artırmak mümkün olabilecektir.

6- Bahçelerinin tamamı beton veya asfalt olan bina ve sitelerde yağan yağmur suları toprakla buluşamadan yağmur suyu kanalları vasıtasıyla heba oluyor. Bu nedenle mahalle muhtarları ile birlikte bir çalışma yapılarak, bu tür bahçelerin yürüme yolları dışında toprak olacak şekilde düzenlenmesi sağlanmalıdır.

UZUN VADELİ ÖNERİLER

YEŞİL ALAN, ENERJİ VE GÖÇ

1- Ülke çapında ağaç dikimi konusunda teşvik edici çalışmalar yapılmalı. Bu konuda vatandaşa gerekli teşvikler verilmelidir. Belirli büyüklüğün üzerinde orman alanı dikerek, bakımını yapıp büyüten özel veya tüzel kişilere vergi kolaylığı sağlanmalı; buralara yapılan masraflar vergi matrahından düşülmelidir.

2- Ülkemizin enerji ihtiyacını karşılamak için artık kömürle elektrik üreten termik santrallerin devri kapatılmalıdır. 500 MW gücünde bir kömürlü elektrik santrali doğadan yılda yaklaşık 10 milyon metreküp su çekeceği ve kirleteceği tahmin ediliyor. Yani 350 bin nüfuslu bir ilin su ihtiyacı kadar su tüketiyor. Çevre kirliliği de cabası… Bunun yerine rüzgar santralleri, güneş enerji sistemleri ve yenilenebilir enerji sistemlerine dönüş ülkemizin yaşanabilirliği açısından son derece önemlidir.

3- Ülke olarak nüfus hareketlerini yani göçü mümkün olduğunca önlememiz gerekiyor. Nüfus hareketleri bölgeler temelinde ele alındığında sürekli göç veren ve sürekli göç alan bölgeler ayrımı söz konusu olabilmektedir. Sürekli göç veren bölgeler Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgeleri; sürekli göç alan bölgeler ise İstanbul, Bursa ve Kocaeli gibi sanayi merkezlerini ve Muğla, Antalya gibi ılıman iklimli kentleri içine alan Akdeniz, Marmara ve Batı Anadolu Bölgeleridir. Köylerimizde toprağı eken, biçen, sulayan ve üreten insanlarımız bu alanları bırakarak, şehirlerde yaşamayı tercih ediyor. Bu durum da su ihtiyacının büyük ölçüde şehirlerde karşılanmasını gerektiriyor. Suyun taşınması çok pahalı bir yatırım. Bu ve daha başka sonuçlarla karşılaşmamak için insanlarımızın bulundukları yerde yaşayabilmeleri ve rahat etmeleri sağlanmalıdır.

SUYUN VE YEŞİLİN ŞEHRİ OLARAK HATIRLANIYOR

Bursa’nın tarihte ’Suyun ve Yeşilin Şehri’’ olarak bilindiğini hatırlatan Albayrak, “Yeraltı ve yerüstü su kaynaklarının nüfusa bağlı planlanarak, etkin kullanımının mevcut su havzalarının korunarak, kirlenmesinin önlenmesi ve su kaynaklarının tasarrufu dikkate alarak kullanılması hususunda toplum bilincinin arttırılması gerekmektedir. Bu hususta en büyük görev bu kentte yaşayan ve gelecek nesillere yaşanacak bir kent bırakacak olan biz Bursalılar’a düşmektedir” dedi.

Evrim Hüsem

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER